AT VE HAYVAN SEVGİSİ

Böğrüdelik {REŞADİYE} Köyümüz iskan olduğu zaman. Muhacir olarak Sibirya dan hicret edenlere Hükümet üç oda olarak inşa edilen ev, ikisi oda bir at veya hayvan için ahır olarak bitişik nizam şeklinde inşa olmuş tur.

bitişik olarak inşadan gayem arka taraftaki komşu ile bir ana duvara inşa olunan evde birde çuval denilen şimdiki tabirle şömine vardı

1910 yılında Böğrüdelik { Reşadiye} e yerleşen tatarlar. Sıla özlemi bir taraftan bir taraftan da Türkiye’ ye alışmaya çalışırken. Günler haftaları haftalar ayları aylarda yılları takip ederken buradaki komşu köylerden bir farkları vardı.

Farkları ise komşuluk ilişkileri ve mallarının en mükemmel olmasına itina göstermeleriydi. Malları denince akla o zamanın en kıymetli varlıklarından olan ulaşımda ve iş makinası olarak kulanılan AT gelirdi.

Tatar diyarı At diyarı olarak akla gelirdi. Civar köylerden ve askeri yeden at satın almak için öncelikle Böğrüdelik köyüne gelirlermiş. Eskiler de bunu mekeryeden at satın almaya gelirlerdi diye anlatırlar.

Annem { Kafi Kurtaran ve teyzem Zübeyde Özoğlu}nun anlattıkları bir anıyı yazıyorum.

Zeynullah Dedem Konya da çarşıda gezerken atın biri kişneyerek çarşının ortasında duruyor : Dedem bu At niye çarşının ortasında aniden durdu ve kişnedi diye bakıyor bakması ile At hemen orada ayaklarını yere vurarak daha da ilgi çekmek için başını yukarı aşağı kaldırıp indirerek ve dedeme bakarak boynunu uzatmaya ve kendine has ses çıkararak kendini tanıtmaya çalışması oradakilerin ilgisinden kaçmıyor.

Hemen oracık da dedem tanıyarak vay çalke bigem diye sevmeye başlaması ile atın iki gözünden yaş akarak ağlamaya başlıyor. Dedemde Atın ağladığına dayanamamış boynuna sarılarak oda ağlamış ve Dedem yavrum nasılsın iyi misin ne halin var diye sorarken Atın iki gözünden yaş akarak kişnediğini gören insanlar atın ağladığına dayanamamışlar ve onlarda ağlamaya başlamışlar.

Ve bizim köyde adetlerdendir Atı veya ineği veya koyunu sattıkları vakit Atı İneği Koyunu müşteri götürürken veya kurban edilirken veya düğünde davette kesime giderken bu hayvanlara : Hakkını helal et : diye helalık dilerlerdi.

Bir başka anıda Nejdet kılıç ağabeyim anlattı : zamanın birinde traktör almamız icap etti ve traktör almamız için de o zamanın traktörü olan atlarımızı satmamız elzemdi ve civar köylere haber saltık belirli günler sonra atların müşterisi geldi ve atlarımızı bu kimselere sattık:

Günler haftaları haftalar ayları aylarda yılları takip ederken aradan bir sene veya iki sene geçmiş. Bizim atları ara sıra hatırlıyorum ve aklıma gelirdi nerelerde geziyor bu atlar diye. Ve yine işe meşgul olmaya başladığımız ve harman işlerinin sıkı vakti akşam oldu babam ile amcam traktörle tarlaya tarla biçtirmeye biçerin döverin olduğu muhite gittiler. Bende yorgunluktan yatağa yattım hemen uyumaya başlamışım ki birde ne duyayım bizim sattığımız at kapının önünde kişniyor.

Annem yavrum balam bizim sattığımız at gelmiş senin atın gelmiş hemen içeri al diye seslenmesi ile birlikte yatağımdan bir mermi hızı ile fırladım ve hemen dışarıdaki Atın boynuna sarıldım ve sarılmam ile yüzüme ıslaklık göz yaşı damlaları aktığını fark ettim ve bende ağlayarak orada hasret giderirken Annem yanımıza geldi acaba ne oldu diye merak etmiş. Ve benim atla kucaklaşarak ağlaştığımızı fark eden Annem yanımıza gelmesi ile At benim boynuna sarılı olmam ile Annemin yanına vararak Annemi koklamaya başladı ve anneme eğilerek ağladığını fark ettirdi ve annem ağlayarak yavrum bize hakkını helal et diye yalvardığını fark ettim ve hemen en muhterem en kıymetli misafirimiz olan beraber çok dertleştiğimiz atımı ahıra eski mekanına bağlıyarak yemini verdim çocukluğun verdiği ve sanki bir insanmış gibi anlaştığım atın geri gelmesi beni o an hüzünlendirmişti. Ve atı ahırda bırakarak geri yatağıma yattım ve sabah erkenden babama müjde baba benim atım geri gelmiş diye sevinerek Baba bu atı gayri geri satma ne olur diye yalvardım . Babamda yavrum bu at gayri bizim değil sattığımız kişilerindir diye cevap verdi ve bana yavrum sahipleri gelmeden sen bu atı sula ve biraz olsun dertleş diye söyledi ve hemen oradan bir ok hızı ile ahıra koştum hemen atın boynuna sarılarak üzengisini çözdüm , dedim ki ata doru bigem senin ile su içmeye gideceğiz ve biraz dertleşeceğiz diyince at hemen başını kaldırarak ipinin çözülmesine karşı gelirmiş gibi bir tavır aldı, hemen anladım ki çözülmek istemiyordu. Ve bırakıp oradan babamın yanına koşarak gittim olanları anlattım işime öyle geliyordu ve babam bu atın sahibi biz değiliz sahibi gelince vereceğiz dedi.

Böyle at ile ilgili hikayelerimiz köyümüzde anlatmak ile bitmez.

16 /3 /2005 Rahmetullah Kurtaran

Gönderen tatar on 2 Ağustos 2009 Pazar
categories: edit post

0 yorum

Yorum Gönder